Avusturya

Salzburg: Bir Günde Gezilebilecek Açık Hava Müzesi

Avusturya, Avrupa’nın en gezilesi ülkelerinden biri. Çünkü hem kültürel zenginlik, hem muhteşem bir doğa, hem de kendine özgü yemek kültürünü bir arada bulundurmayı, bunları korumayı ve güzelce paketleyip sunmayı başarmış. Müzeleri, konser salonları Avrupa’nın belki de en iyisi olan Viyana turistler için en popüler destinasyon olmakla birlikte, son dönemde aynı Almanya’nın güneyi nasıl ünlü olduysa Hallstatt sayesinde de Avusturya’nın güneyi popülaritesini iyice arttırmaya başladı. Öyle olunca, bize de bir Salzburg uçuşlu göller bölgesi yapmak farz oldu. Buyrun detaylar

Öncelikle, Salzburg’a gitmek için birkaç iyi sebep sıralayayım;

  • Salzburg’a birkaç ay önce alırsanız ucuz bilet bulabiliyorsunuz, sabah direk uçuşla 2.5 saatte oradasınız.
  • Küçücük bir şehir, sağdan sola durmadan yürüdüğünüzde birkaç saatte görmediğiniz yer kalmıyor. Tüm şehir yürünerek gezilebiliyor.
  • Dağların arasında, yemyeşil, serin ve tertemiz bir havası var, oksijene doyacaksınız.
  • Şehir Mozart ile özdeş, Mozart Meydanı, Mozart’ın doğduğu ev, yaşadığı ev, konser salonları, Mozart çikolataları…
  • Müzeler harika, hepsini günlük veya daha uzun süreli satılan Salzburg kartı alıp daha ucuza gezebiliyorsunuz.
  • Şehrin tepelerine tırmanıp harika manzaralar ve fotolar yakalayabiliyorsunuz. Ortaçağ mimarisinin yeşil ve mavi ile kompozisyonu mükemmel.
  • Hallstatt ve göller bölgesine gitmek için en doğru nokta.


Salzburg şehrinin eski kent merkezi 1996’dan bu yana UNESCO Dünya Mirasları listesinde. Ortaçağ’dan kalmış tarihi dokusu, zarif meydanları, görkemli kale ve katedralleri ve daracık sokaklarda gezinen şık insanlarıyla gördüğüm en rafine Avrupa şehirlerinden biri. Salzburg, tuz kalesi demek, şehir ve Avusturya’nın bu bölgesi, tuz madenleriyle ünlü.

Salzburg’a THY’nin her sabah direk uçuşu var, hafta sonu için bile kaçılabilir, Cumartesi sabah uçup Pazar akşamı dönebilirsiniz, iki gün şehrin her yerini görmek için fazlasıyla yeterli. Yok, göller bölgesi ve Hallstatt’ı da eklemek isterseniz gezinize, bu durumda en az artı 1 güne, yavaş yavaş gezeyim her detayı göreyim derseniz toplam 4 güne ihtiyaç var.

Salzburg o kadar küçük ki, kalacağınız yerin merkezi olması çok da önemli değil. Yine de Alterstadt (eski şehir) bölgesinde olmasını kontrol edin. Zaten gezilip görülecek yerlerin hemen hepsi bu bölgede. Biz nehrin hemen karşı kıyısında merkeze 5 dakika yürüme mesafesindeki Star Inn Salzburg’da aldık, odalar temiz ve rahattı.

Salzburg’da, pek çok Avrupa şehri gibi ortasından nehir geçen şehir, merkezi de işte bu nehre paralel bir ana cadde ve onu kesen daracık sokaklar, her biri çok görkemli meydanlarda kesişiyor, aralarda da şatolar, palaslar, katedraller, kiliseler var.

Biz, Salzburg, Hallstatt, göller bölgesi yapacağımız için havaalanından araç kiraladık. Aracı Salzburg içinde kullanmadık, ancak 1 gece konaklayıp Halstatt tarafına geçtiğimiz için araç gerekti. Mevsimine göre uygun fiyatlara manuel küçük bir araba bulmak hiç zor değil.

Salzburg Gezilecek Yerler Listesi:

Hangar-7: Havaalanına inince ilk gidilmesi gereken yer, çünkü hemen çaprazında. Salzburg şehir merkezinden gelirseniz Line 2 yazan otobüse binip Karolinger strasse durağında inip biraz yürümek gerekiyor. Hangar-7, bir müze, ama biraz farklı bir konsepti var: Red Bull’a ait müze, II. Dünya Savaşından kalma uçaklara, özel ve gösteri uçaklarına, helikopterlere, motosikletlere ve Formula 1 araçları gibi eşine az rastlanan sergiye sahip olmasıyla ünlü. Felix Baumgartner’in stratosferden atlayışı sırasında kullandığı kapsülü bile görme şansınız var! Mekanın özelliği, yalnızca bir uçak hangarı değil, aynı zamanda sanat, yemek kültürü ve havacılığın bir araya geldiği bir ortam sunması. Mekanın herhangi bir taşıyıcı öğe ile bölünmemesi ve bir bütün halinde algılanması için mimari açıdan az görülür bir form yaratılmış, 1200 ton çelik ve 380 ton özel cam kullanılmış. Douglas DC-6B, Cesna 337, Redbull’un “Flying Bulls” filosuna ait çeşit çeşit eski uçaklar ve helikopterler, yarış arabaları, motorsikletler, F1 yarış arabaları arasında gezinirken, camdan havaalanına iniş yapan uçaklar ve arkada dağların enfes manzarası ile gerçekten kanatlanmış hissedeceksinizJ Müzenin bir özelliği de, içinde muhtelif kafeler, bir bar ve ünlü gurme İkarus Restoran’a ev sahipliği yapması. İkarus, her ay farklı bir dünya şefini ağırlıyor. Tüm bunları Hangar-7’nin web sayfasından takip edebilirsiniz.
https://www.hangar-7.com/en/

Hohensalzburg (Salzburg Kalesi): Şehrin en önemli simgesi konumundaki Salzburg Kalesi, 1077 yılında inşa edilmiş. Şehrin tepesinde tüm ihtişamıyla size çağıran kale, kentin enfes manzarasını kuşbakışı seyretmek ve bol bol fotoğraf çekmek için Salzburg gezilecek yerler listelerinin ilk sırasında. Kaleyi ziyaret ettiğinizde ayrıca farklı konulara ayrılmış müzeleri de gezme imkânına sahip olabilirsiniz. Kaleye tarihi bir teleferikle çıkılıyor. Gezdikten sonra aşağıya yürüyerek inin, harika manzaralar ve sokaklar mevcut. Kale, Avrupa’nın en büyük ve en iyi korunan kalelerinden biri olan Barok tarzı tarihi yapının önemli örneklerinden. Salzburg’u keşfetmeye başlamak için ideal nokta.

Alterstadt (Eski Şehir Bölgesi): Salzburg Kalesi’nden aşağıya baktığınızda nehir boyunca uzanan meşhur alışveriş caddesiGetreidegasse şehrin kalbi, bir nevi İstiklal’in eski hali. Salzburg’da günde en az beş kere buradan geçmeye mecbursunuz, ama zevkle, çünkü cadde sürekli yeni bir meydana açılıyor ve her yer tarih. Salzburg’da görmeniz gereken ve aşağıda sıralayacağım yerlerin de hepsi burada. Demiştim ya, hap gibi şehir. Getreidegasse’nin en önemli özelliği markaların tabelaların hepsinin aynı tarzda ve ferforje olarak tasarlanmış olması. Kentin en turistik yeri olan Getreidegasse kafelerin, pasajların ve dükkânların bulunduğu rengârenk bir bölge.

Mozart Geburtshaus: Getreidegasse üzerinde önünde kalabalık kitle gördüğünüzde bilin ki Mozart’ın doğduğu ve 17 yaşına kadar yaşadığı evdesiniz. Her katı Mozart’a adanmış müzeyi mutlaka gezin.

Mozartplatz: Mozart Meydanı, Mozart anıtına, çok güzel bir çeşmeye ve gezmenizi önerdiğim Salzburg Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor.

Residenzplatz:Mozartplatz’ın hemen sağında, yakınında. Salzburg Katedrali bu meydanda ve bence gezilmesi gereken yerlerin başında. Barok mimarinin en güzel örneklerinden. Gofret seviyorsanız meydandaki Manner dükkanına uğrayın. Bu meydanın hemen yanında da ortasında altın bir küre üzerinde adam figürünün olduğu Kapitelplatz var. Meydanda yer alan ve panoramik Salzburg görüntüsü sunan Panorama Müzesi ise oldukça farklı bir deneyim sunuyor.

St Peter’s Manastırı:Bölgenin en eski manastırı, 1000 yıllık bir geçmişe sahip. Asıl güzellik ise manastırın girişinde yer alan Salzburg’un en eski mezarlığı Petersfriedhof. Hohensalzburg dönüşü ilk olarak buraya uğrayabilirsiniz, yolunuzun üzerinde. Mezarlık, ortancalar, ortam inanılmaz güzel. Mezarlık güzel mi olur demeyin, valla gördüğüm en güzel bahçe düzenlemelerinden biri.

Mönschberg Modern Sanatlar Müzesi: Buraya mutlaka gidin. Müzesi için değil, rooftop restoranı M32 için. Burası bence en iyi Salzburg panoramik resimlerini çekebileceğiniz yer. Sabah Hohensalzburg’a tırmanıp Salzburg’u soldan resimledikten sonra, bir de diğer taraftan kaleyi de dahil ederek çekmek için ideal. Yazının başında eklediğim resimler buradan. Hem manzara enfes, hem de çok iyi bir schnitzel ve bir kadeh Riesling beyaz eşliğinde tüm Salzburg ayaklarınızın altında. Durum mest.

Mirabell Sarayı ve Bahçeleri: karşısın geçiyoruz şimdi. Gözalıcı bahçeleri ile Mirabell Sarayı, Salzburg’un bence en güzel yeri. Bu arada, nehrin üzerindeki köprüler de harika. Mönschberg’den Mirabell’e gelmek için geçtiğimiz köprü, Avrupa’da sık gördüğümüz kilitlerle süslenmiş, foto çeklmek için başka bir ideal mekan. Mirabell’e gelince ise, seri çekime geçebilirsiniz.

Bir günde bu saydıklarımın hepsini görebileceğiniz kadar küçük bir şehir, bu kadar mı güzel olur?

Salzburg’da tek bir yere gitmedik, o da şehre 5 km uzaklıktaki Hellbrunn Sarayı. Herhangi bir araca binersek bütün günün büyüsü bozulur gibi geldi, onun yerine şehri deliler gibi dolaşarak sokakların tadını çıkarmayı tercih ettik.

Salzburg’da diğer bir fenomen meşhur kahveciler, pastaneler ve çikolatacılar. Hepsi Getreidegasse çevresinde, en eskilerinden Cafe Tomaselli’nin çok güzel bir bahçesi var, bir de Kaffee Alchemie’yi öneririm. Bunun dışında biracılar da meşhur, kocaman bahçeleriyle Braustubl, Augustiner ve Sternbrau denenebilir.

Salzburg’a sabah geldik, tüm gün gezdik, her yeri bir günde görebilmek için biraz yorulduk, gece konaklamamızı nehrin diğer tarafında çok merkezi otelde yapıp sabahın ilk ışıklarıyla gölleri gezmek için yola koyulduk. İki kasabaya uğrayıp Hallstatt’a varmayı amaçladık. Bilmeden çok doğru bir rota olmuş, herkese tavsiye ediyorum. İyi ki aradaki köylere uğrayıp sonra Hallstatt’a geçmişiz. Eğer ruhunuz yorgunsa psikoloğu Salzburg-Hallstatt arasındaki köyler Yani Fuschl am See, St Gilgen ve St Wolfgang köyleri. Bu kadar yakınımızda böyle yerler, böyle hayatlar mı varmış diyeceksiniz. Tüm gölleri tanıtacağım yazımı da mutlaka okuyun, blogda bir kaç güne yayımlayacağım.

Şimdilik görüşmek üzere, iyi okumalar…

Beni instagram ve facebook’tan takip edin, yazılarımın özetleri ve vurguladığım kısımlarından hızlıca haberdar olun. @ayseningezileri

28 Ağustos 2019