İlk olarak şöyle başlayayım, benim ilk Güney Amerika seyahatimdi, bu nedenle tüm Güney Amerika’yla Brezilya ve Arjantin’i kıyaslayamıyorum ne yazık ki. Diğer bir önemli bilgi, tur ile gittim, yani hiç tercih etmediğim bir yöntem, çünkü kendi gezimi kendim planlarım her zaman.
Sonuç, iyi ki gittim mi? Evet.
Turla gitmek kötü bir fikir mi? Hayır.
Bunu açalım. Güney Amerika, çok farklı bir coğrafya, çok büyük, mesafeler, çok uzak, yani biz belki koca kıtanın 1/20’sini gezebildik 10 günde. Bir de oldukça ciddiye alınması gereken bir güvenlik sorunu var bazı bölgelerde, hani aldım sırtıma çantamı sokak sokak gezdim gibi bir şans yok.
Turla gitmenin iki dezavantajı var, daha pahalıya geliyor ve kafanıza göre takılamıyorsunuz. Çok cesur ve genç değilseniz ikincisi bu coğrafyada ilk kez gidenler için çok büyük sorun değil.
Önce Bazı Bilgiler, mesela Rotamız:
İstanbul-Buenos Aires: THY ile uçarsanız, uçak önce Sao Paolo’ya uğruyor, bu kısım 13 saat, bir saat burada bekleyip Buenos Aires’e devam ediyor. THY bunu uzak uçuşlarda yapıyor, ring mantığı. Yolculuk toplam 18 saate çıkıyor, hiç uçaktan inmeden. Ya da başka uçak firmalarından aktarmalı gitmeyi düşünebilirsiniz.
Buenos Aires-İguazu, Arjantin tarafı: İç Hatlar Uçuşu, yaklaşık 1.5 saat sürüyor, Latam Havayolları tüm Güney Amerika’da kullanılabilir, biz tüm ara uçuşlardan oldukça memnun kaldık.
İguazu-Arjantin tarafından Brezilya tarafına geçiş.
İguazu, Arjantin-Brezilya-Paraguay’ın tam kesiştiği yerde. Arjantin ve Brezilya, şelaleyi ve çevresini bölüşmüş. Bunu gezilecek yerler yazımda detaylı anlayacağım, ama önemli olan, her iki tarafı da görmeniz gerektiği. Taraflardan birine uçup diğer tarafa karadan geçeceksiniz, zaten bir saatlik yol.
İguazu, Brezilta tarafı-Rio de Jenerio- Latam ile uçtuk, uçuş 2 saat sürüyor.
Rio-Sao Paolo: Sao Paolo’ya sadece THY dönüş uçağına binebilmek için uçtuk.
Özetle ilk uçuşta toplam 18 saat havadasın. İnince saatler 6 saat geri alınıyor, ben kimdim kıvamına geliyor insan Sonra ciddi jet lag ve uykusuzluk, fotolarda şiş surat.
Gidiş dönüş yol ile birlikte toplam 10 gün sürüyor bu rota. Bence olması gereken dağılım ise şöyle:
Arjantin’e THY ile uçarsanız akşam varıyorsunuz. Ertesi günden itibaren hesaplayalım, Buenos Aires’te 3 gün kalınmalı ve bu günlerden biri Pazar’a denk getirilmeli. San Telmo’da harika bir antika pazarı var, sokaklar boyu.
Dördüncü gün İguazu’nun Arjantin tarafına uçulup, gezilip akşam otobüsle Brezilya tarafına geçilmeli, ertesi gün akşamüstü de Rio’ya geçilmeli. Bu şekilde 5. Gün akşamından itibaren 3 gün de Rio’da kalınıp, 8. Gün akşam Sao Paolo’ya uçulup direk THY uçağı ile dönülmeli. Sao Paolo’da görülecek hiçbirşey yok açıkçası, çok da riskli ve kalabalı
Gidilmesi En Uygun Mevsim:
Güney Amerika bizim tam tersimiz, mevsimler ters, 31 Aralık yılbaşı günü Rio’da ortalama sıcaklık 35 derece ve deniz kenarında dünyaca ünlü parti ve şenliklerle kutlanıyor. Yani Aralık, Ocak, Şubat en popüler dönem.
Diğer bir önemli nokta, Arjantin bizim gibi ılıman iklimde, yani gerçekten dört mevsim var. Ocak ayında sıcaklık 30 derecelerde, en düşük sıcaklık ise Temmuz’da 8 derece civarında. Brezilya ise tamamen farklı, ekvatora daha yakın olduğu için tropikal iklim hüküm sürüyor, yani aslında hep yaz. Yağış miktarı yüksek, ama sene içinde en düşük sıcaklık 20 derece ve Temmuz ayında. Ocak’ta ise sıcaklık ve nem ciddi boyutlara ulaşıyor. Bana sorarsanız, Arjantin-Brezilya için en uygun zaman Eylül-Ekim-Kasım ayları (Kasım’da fiyat artıyor). Temmuz-Ağustos’ta Arjantin’de üşümemek, Ocak-Şubatta Brezilya’da pişmemek için. İguazu’da su seviyesi ve debi ise tamamen o sene yağan yağmura bağlı, şansınıza yani.
Bilinmesi Gerekenler:
100 TL 1.000 Arjantin pezosu, 70 Brezilya Reali. Arjantin’de durum kötü, ama halk eğitimli, şehirler iyi planlanmış. Brezilya’da okuryazarlık oranı oldukça düşük. İki ülke de pahalı değil, turistik yerler biraz yüksek ücretli sadece.
Yanınızda fazla para ile gezmeyin, ismen çok bilinmeyen yerlerde mümkünse kredi kartınızı çok kullanmayın.
İki ülke de Türkiye’ye vize uygulamıyor, pasaportunuzu alıp gidiyorsunuz.
Arjantin’in nüfusu 30 milyon, Brezilya’nın 200 milyon. Brezilya karman çorman, sokaklar evsiz dolu, Rio’da dünyanın en ünlü Copacabana ve İpanema plajlarında zenginler hayatını yaşıyor, halkın büyük çoğunluğu favela denilen gecekondularda. Favelalara polis veya devletin herhangi bir gücü giremiyor. Her türlü karanlık iş var. Dünyada cinayet oranı en yüksek 20 şehirden 10’u Brezilya’da. Rio’da bile kadın başınıza belli semtlerde tek başınıza yürümeyi düşünmeyin bile
Brezilya yüzölçümü olarak Rusya, Kanada, Çin, ABD’den sonra dünyanın 5. en büyük, Arjantin ise 8. en büyük ülkesi. Brezilya Türkiye’nin 12 katı civarında. Yani Güney Amerika’da araba kiralayıp gezmek imkansız. Koca kıta, her yere uçakla gitmek lazım, Latam havayolları, kıtanın her yerine vızır vızır işliyor.
Arjantin’de İtalyan, Brezilya’da Portekiz etkisi hakim. İkisi de 2. dünya savaşında tarafsız bölge oldukları için çok fazla göç almış. Arjantin’de cami, sinagog, kilise hep beraber. Brezilya’da halk kendi derdine düşmüş.
Afrika dışında en çok Afrikalı’nın, Japonya dışında en çok Japon’un yaşadığı ülke Brezilya. Ayrıca, dünyadaki Katoliklerin %75’i Brezilya’da.
Brezilya’nın başkenti sanıldığı gibi Rio ya da Sao Paolo değil, uçak şeklinde tasarlanıp Rus şehir planlamacılarına yaptırılan Brazilya şehri. Rusça Brezilya demekmiş.
Dünya’nın en büyük stadı- Macarana, en büyük kapalı katedrali-25.000 kişi kapasitesi ile Rio’da. Pek çok en var bu ülkelerde. Brezilya’da her on kişiden dördünün adı Silva.
Arjantin’de her gün herhangi bir konuda miting var, halk çok milliyetçi, asi ve aynı zamanda asil Brezilya’da sefalet büyük, ama bir başkaldırma hissetmedim. Fakir sürünüyor, zengin çelik çit yaptırmış evinde yiyor içiyor.
İki ülkede de spor, müzik, dans ve mural sanatı çok gelişmiş, futbol (Pele-Marodona) ayak voleybolu, araba yarışçılığı ( Fagio-Senna) ve murallerde Eduardo Kobra (adam efsane). Bu bölgeye İguazu, Cristo Redentor için gelinir tabii ama duvar sanatı örnekleri için özel tur bile yapılır.
İki ülkede de spor, müzik, dans ve mural sanatı çok gelişmiş, futbol (Pele-Marodona), araba yarışçılığı ( Fagio-Senna) ve murallerde Eduardo Kobra (efsane). Bu bölgeye İguazu ve Cristo Redentor için geliniyor ama duvar sanatı örnekleri için özel tur bile yapılır. Aşağıda, Kobra’nın iki ünlü muralini kopyaladım. İlki Sao Paolo Hastanesi’nin duvarında, ikincisi ise Brezilya’lı ünlü mimar Oscar Niemayer’e saygı duruşu.
Buenos Aires, güzel havalar demek. Sadece hava değil, şehir komple güzel, dümdüz, yokuşsuz, bakımlı, kocaman. Yolda gelirken Buenos Aires ya da Argentina derken bile melodiyi hissedip mutlu oluyor insan. Burada konuşulan dil İtalyan aksanıyla İspanyolca, saatlerde gözleri kapatıp dinlemelik fonetik.
Yeme içmenin bu kadar ucuz ve güzel olduğu benim gördüğüm başka bir şehir yok. İstanbul’da aynı nitelikte bir restoranın yaklaşık dörtte biri kadar ucuz yani o kadar diyeyim. Rio ise oldukça pahalı yeme-içmede. Bu da ayrıca ilginç.
Güney Amerika saatlerce konuşulup yazılacak kıta, Arjantinliler buranın beyaz Türk’ü, yerel kimse yok, hepsi coğrafi keşiflerle gelmiş ve sonra yayılmış Avrupalılar, hatta en çok İtalyanlar. İnsanlar sıcacık, kültürlü, bol okuyan. Buenos Aires, renkli bir metropol. Arjantin’i nasıl hatırlarsınız? Bir kuşak için Eva Peron, Alfredo di Stefano, Moreno, Borges, Falkland Savaşı. Sonrakiler için Maradona, Caniggia, El Turco lakaplı sinir tip Carlos Menem, bizden sonraki kuşaklar için Messi. Herkesin bir Arjantin’i vardır, futbolcusu olmasa politikacısı, o da olmasa bağımsızlık savaşları, 1900lerin ilk yarısında dünyanın en zengin ekonomilerinden biriyken şu anki durumu, ekonomik kriz vb Arjantin kesinlikle renkli bir ülke. Nüfusunun neredeyse tamamı göçmen olan, geldikleri köklerle savaşıp büyük acılarla bağımsız olan, birlikte yaşamayı farklı şekilde öğrendikleri için açık, rahat, anlayışlı, mutsuzken bile gülmeyi becerebilen tipler.
Her iki ülkede de akşam yemeği çok geç yenir, gece hayatı çok geç başlar.
Taksicilerle standart bir fiyata anlaşmaya özen gösterin, ya da taksimetreyi açtırın.
Arjantin’de mümkünse et yiyin, gerçekten düntada en iyi et burada. Yanında da mutlaka Malbec şarap için.
Brezilya’ya gelen gezginler, Rio’da Cristo Redentor’u, Şeker Somunu Dağı’nı, eski şehir merkezini, Copacabana ve Ipanema plajlarını, Selaron merdivenlerini, Macarana stadını, biraz daha cesur olanlar Santa Teresa’yı keşfeder (burası en en güzeli) ve tüm bunlar için 3 gün fazlasıyla yeter.
Corcovado Dağı’nın tepesindeki Cristo Redentor, 30 metre uzunluğunda, 8 metre kaidesi var, elleri 28 metre açınca, dağın kendisi de 710 metre olunca oldukça büyük gözüküyor. Buraya yılda 1 milyon turist geliyor. Heykel, Rio’da her konumdan görülüyor ve 2008’de dünyanın yeni 7 harikasından biri listesine girmiş.
Michael Jackson, “they don’t care about us” şarkısının klibini Santa Marta favelasında çekmiş ve burası bir dönem aşırı turist akınına uğramış. Şu an bence gitmeyi pek düşünmeyin, yerel rehberler bile kolay kolay götürmüyor. Valla arkeologlar bile izinizi bulamaz. Üzerinde polis helikopteri uçamıyor, öyle yani.
Rio’da ünlü deyiş diyor ki, kaderin bir oyunu sonucu, fakir zengine tepeden bakar, zengin de fakire aşağıdan. Favelalar tepede, zenginler plaja bakan sahil şeridinde. Herhangi bir tepeye çıktığınızda, yukarıdan ülkenin sosyal eşitsizliğini net olarak ortaya koyan, yürek paralayan ama baş döndürücü manzaralara tanık olacaksınız. Bu derece bir gelir adaletsizliği ve sınıfsal farklılık, hatta ırkçılık! Bu konuya sonra döneceğim.
Son 14 yılık neredeyse tüm devlet büyük amcaları, belediye başkanları hapiste. Ekonomi, adalet, eğitim, sağlık baş aşağı gidiyor.
Tüm şehir sokak sanatı örnekleriyle bezeli ve sürekli duvar bakmaktan boynunuz ağrıyor, bunda Brezilya’lı ünlü sanatçı Eduardo Kobra’nın performanslarının şehrin en güzel noktalarına konuşlanmış olmasının etkisi büyük. 2016 olimpiyatları için yaptığı Ethnies muralleri efsane. Rio’da Anthron Senna murali yapmış, sanki Senna formula şampiyonu olmuş da birlikte kutluyorsunuz gibi.
Brezilya, anlaşılmaz şekilde pahalı.
Özetle, THY ile direk uçuşla Buenos Aires, oradan İguazu’nun her iki tarafı, sonra Rio, en son da uçağa binmek için Sao Paolo. Bu rota bu bölge için ideal. Türkiye gidiş dönüş uçağı dışında 3 adet ara uçuş oluyor bu şekilde, hepsi 1.5 saatlik mesafelerde.
Gelelim otellere. Ben turla gittiğim için otel araştırması yapmadım. Burada dikkat edilmesi gereken konular şu şekilde:
Buenos Aires’te Plaza de Mayo’ya yakın bir yerde konaklayın. Yürüyerek pek çok yere ulaşabilirsiniz. Biz 4 yıldızlı Kenton Palace’da kaldık, lokasyon mükemmel, odalar çok iyi, kahvaltı sıradandı. Çok önemli değil bence kahvaltı. Oda fiyatı Eylül-Ekim için gecelik 60 USD civarı. Booking’ten bulacağınız yeri bu kriterle arayabilirsiniz.
İguazu’da iş değişiyor, zira aşırı turistik bir bölge. Gönül ister ki bir günde iki taraf da görülsün, ama sabah uçağıyla Arjantin tarafına gelip, o kısmı bitirip, akşam kara yolu ile Brezilya tarafına geçip dinlenip ertesi gün de bu tarafı bitirmek en mantıklısı. Biz Brezilya tarafında Mabu Interludium otelinde kaldık, güzel ama biraz tuzlu. Gecesi 50 USD’a gayet iyi oteller var. (Bogari Hotel, Marica BB gibi)
Rio’da kalacağınız yer çok çok önemli. Şehir riskli, Cobacabana veya Ipenapa otellerine bakın, otel ara sokaklarda olmasın. Biz Merlin Copacabana’da kaldık, öneririm. Fiyatı da gecelik yine 60-70 USD seviyelerinde.
Tüm bu masrafları değerlendirirsek 10 gün için:
Ekim ayı için İstanbul-Buenos Aires gidiş-Sao Paolu-İstanbul dönüş: 4.000 TL
Ara uçuşlar (Latam): 1.800 TL
Oteller: 1.700 TL
Diğer harcamalar: 4.000 (tüm müzeler, İguazu parklar, yeme içme)
Bunlar rahat bir gezinin bir kişilik maliyetidir, yaklaşık 2.000 USD. Daha ucuz bilet, 40 USD’lık oteller bulur, yemeğe de özenmezseniz fiyat ona göre düşer. Bu kapsamda bir tur da yaklaşık 3.000 USD Türkiye’den. Karar sizin.
Bu yazının devamında, bu rotada gezilecek her yerin detayı var. Kaçırmayın.
Beni instagram ve facebook’tan takip edin, yazılarımın özetleri ve vurguladığım kısımlarından hızlıca haberdar olun. @ayseningezileri
5 Kasım 2019