Yunanistan

Thassos Adası, Kolay, Ucuz Keyifli Rota

Yaz gelirken, ailecek çoluk çocuk gidilebilecek başka bir öneri daha: Hem de kendi arabanızla 6 saatte, bize yakın, bizden bir ada: Yunanistan’ın Thassos Adası.

Mora Elafonisos adasından sonra Thassos tabii biraz kalabalık geldi, turistler (ki büyük bölümünü Türkler oluşturuyor) olmadan kışın nüfusu 14 bin civarında bir ada burası İpsala üzerinden çıkış yaptıktan sonra otobandan devam. Sırasıyla Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe kasabalarını geçip Thassos feribotunun kalktığı Keramothi feribot iskelesine varıyorsunuz. Bu şirin köy, Thassos’da bulacağınız denizin renginin güzelliğine bir fragman oluyor. Sabah 7:00’de Kadıköy çıkış ile feribota ulaşma arası bizde 5 saat sürdü, çok keyifli bir yol, ayçiçeği tarlaları, yemyeşil doğa manzaraları. Şunu da belirtmem lazım, dönüşümüz kabustu. Pazar akşama kalmamak için öğlen çıktık, ama gümrüğü geçmemiz 3 saatimizi aldı.

Thassos’a aracınızla gitmeniz için ne yapmanız gerekiyor?

Bu bilgiler önemli. Üç şartı var araçla yurtdışı yolculuğun (vize hariç, o zaten tüm vize gerektiren yerlerde, hangi araç ile seyahat ettiğinizden bağımsız bir şart):


  • Araç ya sizin adınıza kayıtlı, ya da birlikte seyahat ettiğiniz kişi adına kayıtlı olacak. Şirket aracı ise Şirket’in vekaletname vermesi gerekiyor.
  • Çipli ehliyet (Bu yeni ehliyetler hayatı kolaylaştırdı, eskiden uluslararası ehliyet almak gerekiyor ve ayrıca bunun için para ödeniyordu)
  • Greencard adı verilen özel seyahat sigortası-mevcut sigortanıza eklenebilir. Süreye bağlı devletin belirlediği bir tarifesi var. Aracınızı sigortalayan şirket bunu hemen hesaplıyor. Örneğin 3 aylık isterseniz 100 EUR. Aşağıda tarife ve detayların yer aldığı Turing sitesi var.
  • http://www.turing.org.tr/uluslararasi-sigorta-yesilkart/


Özetle, yol çok keyifli. Tekirdağ’da güzel bir kahvaltı, sonra ayçiçeği tarlaları boyunca İpsala, sonra da Yunanistan’ın düzgün otobanından feribota kadar sorunsuz gidiyorsunuz.

Feribot, yaklaşık 1 saatlik bir seyirle Thassos adasının merkezine, yani Limenas’a ulaşıyor. Limenas, en büyük köy adada. Bu köy yakınlarında veya içinde konaklayıp aracınızla adayı çevreleyen yol üzerinde tam tur atabilirsiniz. Ada, çevre olarak yaklaşık 100 km, Limenas’tan bir gün sola, diğer gün sağa yarım daire yapıp gördüğünüz tüm kumsallarda denizin tadını çıkarabiliyorsunuz.

Adada karadan ulaşılan 60 civarında plaj var, bazıları gerçekten çok güzel ve işin ilginç yanı neredeyse hepsine para ödemeden giriyorsunuz. Adada eskiden mermer ocakları olduğu için suyun rengi çok açık bir turkuaz rengi, yani bir nevi Maldivler

Otel tercihinde kötü sürpriz yaşamayacağınız bir yer Thassos. Lüks seçenek az, bizim Foça gibi biraz, küçük butik yerel aile işletmeleri çoğu. Çalışanlar çok yardımcı, fiyatlar Türkiye’ye göre bile oldukça uygun. Bildiğim, kaldığım ve önerebileceğim iki otelin linkini aşağıya kopyaladım. Ben gittiğimde merkez Limena’ya yakın kalıp, buradan adayı gezmeyi tercih ediyorum. Ege’de olsa minimum 400 TL vereceğiniz otelde 200 TL’ye kalabilirsiniz. Herşey dahil konsepti olan çok büyük işletmeler yok, sırf bu nedenle ayrı güzel. Genelde küçük villalardan oluşan pansiyonlar ve büyük bahçeler ve zeytinlikler içinde az odalı oteller var. Kendi plajı olan otel sayısı da az ki bu da normal çünkü adanın her yeri plaj ve tek bir yere bağlı kalmanın bir anlamı yok.

http://www.nikoletaluxuryvilla.gr/
https://www.hotel-timoleon.gr/

Limera’yi merkez aldığınızda sağdan giderseniz Limeneria ve Psili Ammos kaçırılmaması gereken plajlar. Soldan gittiğinizde de sırasıyla Makryammos, Marble Beach, Aliki Beach mutlaka görülmesi gereken plajlar. Gerçekten çok fazla plaj seçeneği var, arabayla dur, denize gir, devam et şeklinde bir tatil oluyor. Tekne turları da yok, ki bu da gerekli değil.

Plajların bazılarında hiçbir tesis yok, kuma havlu serip denize girmekten ibaretler. Bazılarında tavernalar var, aynı zamanda şemsiye ve şezlong kiralıyorlar, ödemenizi yapıp sonrasında o tavernada yemek de yerseniz şemsiye ve şezlong parasını yemekten düşüyorlar. Zaten oldukça ucuzlar, yani fiyat/ortam kalitesi diye baktığınızda çok mantıklı Thassos’a gitmek. Thassos’un, Türkler arasında çok popüler olması çok normal: Kesinlikle ucuz, şezlong parası yok, otopark parası yok gibi bir şey, çok seçenek var, günde 4 plaj değiştirebilir, ya da çok beğendiğinizde akşamı edebilirsiniz. Bir de deniz ürünleri inanılmaz büyük porsiyonlarla geliyor, yanında Radley ve uzo ile iki kişi 30 EUR’ya çok lezzetli bir yemek yiyebiliyorsunuz. Hem de deniz kenarında, kumlu ayaklarınızla. Önemli bilgi: Yanınızda nakit bulundurun, bazı yerlerde kart geçmiyor.

Bir bilgi daha: Thassos çok yeşil bir ada, zaten bence bu yüzden diğer adalardan farklı bir tarzı var, hani klişe olacak ama mavi ve yeşilin içiçe geçtiği doğal sahil şeridine İstanbul’dan kolayca maksimum 6 saatte ulaşmak artık pek mümkün değil, üstüne dağ köyleri, doğal yemekler, tertemiz deniz.

Limenas: Thassos adasının başkenti, feribottan inince eski Bozcaada gibi, geceleri çok hareketli, tavernalar, barlar sahil boyunca sıralı. Sorun çok kalabalık olması. Benim gibi kalabalıklar içinde sıradan hediyelik eşya dükkanı dolaşmayı sevmiyorsanız fazla vakit geçirmeye gerek yok.

Limeneria: Bu kasaba çok güzel, adanın güneyinde, sakin, yakınındaki Potos ise çok daha tatlı bir yer. Bu ikisi mutlaka görülmeli.

Thassos'un En Güzel Kısmı: Dağ Köyleri

Panagia:

Dağ köylerinin en meşhuru.
Şimdi benim şöyle bir huyum var, gittiğim bir yerde bir mekanı çok seversem sürekli döner dolaşır aynı yere giderim. Yazı yazan ve gittiği yerleri tanıtan biri için bu çok ideal bir durum değil tabii. Thassos’ta da benim için bu yer Panagia köyünün meydanındaki Petpo kahvesi oldu. Burası aynı bizim Ege sahil kasabalarında köyün yaşlılarının tavla oynadığı, gelen geçen turist kızlara cık cık cık yaptığı bir mekan. Ama inanılmaz bir karakteri var mekanın ve de sahibinin. Bir de içinde şırıl şırıl akan çeşmesi var ki, yanında oturup meydandan gelen geçeni izlemek ayrı keyif. Petpo İngilizcede Retro diye okunuyor, bu da ayrı bir nüans:)

Panagia meydanda bir de kuyruk bekleyip girilen çok mu çok meşhur bir oğlak çevirmeci var, çevirmesi ve kokoreci çok meşhurmuş. Ben yemedim, et sevmediğim için, ama tabakları inceledim. Kokorecin içine ciğer koyuyorlar, sarıyorlar, oğlağı da koca bir but getiriyorlar. İnsanlar da sıcakta öğle vakti bunları yiyorlar. Zevk meselesi tabii, sırf Eleni Taverna’da oğlak yemek için gelenler varmış.

Kazaviti: En yeşil ve en oksijeni bol dağ köyü. Özellikle güneş batıp gölgeler evlere düşmeye başlayınca gidin. Meydandaki ulu çınar ağacının altında köy sakinleri buluşuyor, meydana bakan tavernalarda upuzun masalarda uzolar içiliyor. Masal gibi bir ortam burası, aşağının kalabalıklarından uzak, yerel, samimi, saatlerce muhabbet etmelik.

Thassos Plajları:

Muhtemelen Thassos’a 3, hadi bilemedin 4 günlüğüne gideceksiniz. Bütün plajları gezmek için kasmaya gerek yok. Aşağıda bence en güzel olanları sıraladım: Limena’dan sola doğru hareket edip adanın güneyine doğru inerken sırası ile uğramanızı önerdiğim plajlar aşağıda. Ben en sevdiklerimden Aliki’nin resimlerini de burada veriyorum.

Makryammos Beach: Merkeze en yakın plaj. Kum, sığ deniz, turkuaz rengi ve çok güzel. Koyun içinde bir de harika tesis var: Makryammos Bungalows. Yer bulmak neredeyse imkansız, bir de bence Thassos için oldukça pahalı. Plaja uğrarsanız, tesisin de bazı imkanlarından faydalanabiliyorsunuz.

Marble Beach: Adanın mermer ocaklarını barındırması sebebiyle, bembeyaz mermer tozu harika renkli plajlar yaratmış. Bunlardan en ünlüsü Marble (Mermer) Beach. Küçük bir kumsal, tesis yok, kuma havlu atıp denize girmelik. Şezlong mevcut, ama yer bulmak imkansız. Gün içinde çok kalabalık oluyor, bu nedenle yerinizde olsam sabah erken saatlerde gidip, yüzüp, sonra güney plajlarına devam ederim. Mutlaka uğranması gereken bir plaj. Yolu çok kötü, arabanız beyaz tozdan çok kirlenecek, ama değer.

Portho Vathy Beach: Marble Beach çok mu kalabalık? Hemen yanında Portho Vathy’yi deneyin. Benzer kumsal, tesis de var, hem de daha sakin.

Golden Beach: Thassos adasının en uzun ve en turistik plajlarından biri. Biz hiç denemedik, aşırı kalabalıktı. Çok tavsiye etmiyorum.

Paradise Beach: Artık iyice güneye inmiş bulunuyoruz. Burası da oldukça uzun ve güzel bir plaj. Güneyin en organize, kum ve sığ denizine sahip. Ama burası da kalabalık. Ben olsam biraz daha gidip Aliki’yi tercih ederim.

Aliki Beach: Benim en sevdiğim plaj oldu, çünkü tavernası, yemekleri, ağaçlık olması ve denizinin rengi ile çok konforlu birkaç saat geçirdik. Burada bir de eski Bizans kalıntılarının olduğu bir patika var, güzel bir yürüyüş yolu, denenebilir. Benim burada önereceğim taverna Beautiful Alice. Şezlong ve şemsiye hizmeti veriyorlar, tam bir aile işletmesi, Dimitra ve Yannis çok tatlılar. Bir de yemeğin üstüne demleme Türk çayı servisi var, insan daha ne ister ki.

Adanız doğu ve güney bölgesindeki en büyük plajlar bunlar. Biz ilk gün bunları gezdik, sonra dağ köyleri üzerinden Limenas’a döndük.

İkinci gün, bu sefer Limenas’tan batı yönü üzerinden en aşağıya indik. Adanın batısı, sakin ve doğusu gibi organize plajları yok. Ama buradan Limeneria’ya ulaşıp oradaki birkaç plajı da mutlaka görmek lazım. Bence Limeneria, gezmek için de Limenas’tan çok daha tatlı bir ortama sahip.

La Scala Beach: Adanın tek lüks plajı, Limenas’tan batıya giderken 4 km sonra. Biraz bizim beach club’lara benziyor, gün boyu rahatça takılacağınız localar, şezlonglar ve bar restaurant bulunuyor. Plajda sizden plaj içinde 10 euro gibi bir harcama yapmanız bekleniyor, bunun dışında giriş ücreti yok. Kumsalı da denizi de güzel, iyi müzik de çalıyorlar. Yer bulmak zor, dediğim gibi adanın en lüks plajı, eğer aradığınız konforsa, erken gelip yerinizi almanızı tavsiye ediyorum.

Glyfonery Beach: Kuzeyden aşağıya inerken bir saklı cennet. Prinos kasabasının yakınlarında. Burası nispeten az bilinen bir yer, ama giderseniz mutlaka ziyaret edin, denizin güzelliğine hayran kalacaksınız. Bu tarafta su daha soğuk, ben bu nedenle çok sevdim.

Psili Ammos Beach: Güneybatının en güzel plajı. Organize tesisler, uzun ve incekum bir kumsal, harika bir deniz. Aliki ile birlikte en çok burayı sevdim. Çok rahat 3-4 saat geçirilebilir, dönüşte Limeneria, Potos ve çevresini gezmeyi unutmayın.

Aşağıda ilk sıra Marble Beach manzaraları:

Thassos Yeme İçme:

Öncelikle şunu söylemeliyim. Thassos, deniz ürünleri, sunum, samimiyet vs fiyat dengesi olarak gidilebilecek en ideal yerlerden biri. Balık ve deniz ürünleri kocaman porsiyonlarla geliyor, bunun dışında Ege mezeleri gerçekten çok özenli. Bir de adanın çevirmeleri çok meşhur, oğlak, kokoreç vb. Gündüzleri kıyıdaki tesislerde denizden çıkıp mayo ve kumlu ayaklarınızla masa donatıp iki kişi çok çok iyi bir yemeğe 30 EUR civarında veriyorsunuz. Adada taverna seçeneği çok, ahtapot ve kalamara doyacaksınız, her gün Yunan yemeği yemek istemiyorsanız hamburgerciler de var, yani herkese uygun ve düşük fiyatlı seçenekler mevcut. Yemeklerde Radley birayı bulursanız kaçırmayın, uzo içecekseniz de mutlaka mavi etiketli Barbayanni tercih edin. Thassos’ta kötü yemek bulmak için eğey uğraşmanız gerekir. Benden tavsiye: Internette yapılan aramalarda Limenas Simi Restoran ve dağ köyü Panagia’daki çevirmeci Eleni çok ön plana çıkıyor. Bence ikisi de fazla turistik. Ben, gündüzleri Aliki Beach’te Beautiful Alice’de yedim, bir akşam Limeneria’da Taverna Agristi’yi denedim, çok güzeldi. Bunun dışında Petpo Cafe’de takıldım. Özetle, kabak kızartması, cacık, ahtapot ve kalamar tadabileceğiniz yer yeri deneyebilirsiniz.

Thassos’tan Pazar dönüş yapacaksanız geç saatlere kalmayın, bütün dinlenmiş huzurlu haliniz sınırda kaybolabilir. Bir de bu güzel adadan çam balı, feta peyniri ve Radley bira almayı unutmayın.

Beni instagram ve facebook’tan takip edin, yazılarımın özetleri ve vurguladığım kısımlarından hızlıca haberdar olun. @ayseningezileri

4 Haziran 2019